0

Posted on 2 Mart 2015 Pazartesi



Koç Obradoviç


1. Parça. Obradovic öncesi dönem


Bu yazı dizisi genellikle Eurolegue performansımız göz önüne alınarak yazılmıştır. Lig ve kupa performansları takımın olmadığı gibi benim de pek umurumda değil. Euoreluge de oynamadığımız için Ülker öncesi döneme de değinmedim.
Son iki sezondaki (Obradovic sonrası) değişikliği görmemiz için biraz olsun geriye doğru bakmamız gerekiyor. İlk ve son kez Eurolegue’de son 8’e kaldığımız sene 2008, 7 sene evvel. Kadromuzda kimler yok ki! Damir Mırsic, Solomon, Kinsey, Ömer Onan, Mirsad, Rasim Başak, İbrahim , James White... Gördüğümüz gibi takımın lokomotifleri basketbolu bırakmış. O kadar eski. Bu takımdan önce de Avrupa’da hiçbir başarımız yoktu. Bu takımdan sonra da olmadı. Hal böyleyken her sezona final four diye girmek, kalamayınca da koça yüklenmek basketboldan anlamamaya eşdeğerdir.
Aslında Ülker ile kurulan birliktelik ile başlayan ligde şampiyonluklar ile başlayan dönem 2008 yılındaki Eurolegue çeyrek finaliyle taçlandı. Buraya kadar her şey güzeldi. Ne olduysa 2010 yılında F4 hedefi koyan başkanımızın takımın kontrolünü ele almasıyla başladı.
Tanjevic sonrası gelen Spajia ile başladı bu ayakları yere basmama durumu. Yatırımlar büyüyüp biraz kalburüstü oyuncular takıma gelmeye başladı. Ya da biz öyle zannettik. Gordon Gricek gibi NBA yıldızı(!), Lyn Greer, Gist, Jerrels, Lavrinovic... bu kadro böyle uzar gider. O zamanlar anlayamadık ama bu tarz oyuncular koçların haberi bile olmadan menajerlerin bize attığı kazıklarmış. Dünya paralara yapılan ve çöpe giden transferle geçen karanlık Spajia dönemi. Bırak Eurolegue’i ligde play off galibiyeti almadan biten sezon.
Bu karanlık dönemden sonra akıllanmayan yönetimimiz. Menajerlerle kadro kurup, üstüne koç getirerek müthiş bir yönetim hamlesine imza attılar. Bu şartlar altında gelen Pianniginani’nin aldığı eleştirilerin haksız olduğunu düşünüyorum. Eline verilen fişi çekmiş Batiste, Andersen, Sato. Takımın geri kalanı da bu yaşlı kurtlara uyunca ortaya hiç savunma yapamayan bir takım çıktı. Özellikle Top 16'da sürekli yenilen 100 sayılar, her maç bizim rakibimizden çıkan MVP. Utanç tablosuydu. Yine lige dönersek play off'ta 1 galibiyet alabildik. Obradovic öncesi iki sezonda ligde 1 play off galibiyeti. Sezon ortasında ayrılan Pianniginani’nin yerine Obradovic düşünülmüş fakat Obradovic bu menajer arkadaşla dalga geçmiştir.
Sonuç olarak biz Obra gelmeden önce önce sayısız Eurolegue şampiyonlukları alan, her yıl final four oynayan bir takım değildik şu an yaratılan algının aksine.

0

Yeni Transferler, Yeni Sezon

Posted on 11 Ağustos 2014 Pazartesi

Geçen sezonu ligde şampiyonlukla Eurolegue’de ise hayal kırıklığı ile bitiren takımımız bu seneye kadroda köklü değişikliklere giderek başladı. Dış şutu olmadığı için sıkışan oyunlara bir türlü çözüm üretemeyen Bo, boyunca bütün büyük maçlarda sinen Kleiza ve Bojan, geçen sene ağır sakatlık geçiren Vidmar ve İlkan ile yollar ayrıldı. Bunlardan İlkan’ın Olin Edirne’ye gönderildiğini kendini toparlarsa  tekrar takıma döneceğini söyleyelim. Berk Uğurlu’nun da Olin Edirne’ye kiralık gitme durumunun olduğunu ekleyelim.

Takıma yeni katılan oyuncular ise Bogdan Bogdanovic, Andrew Goudelock, Ricky Hickman, Jan Vesely, Can Altıntığ, Serhat Çetin, Semih Erden. Bir sıkıntı olmazsa takımımımızın yeni sezon kadrosu oluşmuş oldu.

Pozisyon pozisyon takımın yeni halini inceleyecek olursak;

Oyun Kurucu (PG) Rotasyon: Ricky Hickman, Kenan Sipahi, Berk Uğurlu (Kiralık gidebilir)

Geçen sezon Kenan’ın sakatlığından sonra Bo bu mevkiyi tek başına idare etmişti. En çok başımızın ağrıdığı mevkilerden biriydi. Sağlıklı bir Kenan ve Hickman ile seviye atlayacağı kesin. Hickman Bo kadar delici olmasa bile çok iyi bir şutör ve daha iyi bir pasör. Kendi şutunu yaratan bir oyun kurucu. Oyun organizasyonu konusunda çok iyi değil bu yüzden ben Kenan’ın bu sene çok süre alacağını düşünüyorum. Kaldı ki Teodosic ve Calathes transferleri olmayınca onların bir alt seviyesi oyuncu alınmayıp Obradovic’in Kenan’a güvenmesi bunun bir göstergesi.



Şutör Guard (SG) Rotasyon: Bogdanovic, Goudelock, Melih, Can Altıntığ

En sorunsuz bölgemiz. Yıllardır özlemini çektiğimiz iki numaradan skor katkısı bu sene fazlasıyla gelecek gibi görünüyor. Avrupa’nın parlayan yıldızı Bogdanovic hem dış şutu olan hem oyun organizasyonu yapabilen hem de fiziğiyle eşleşme problemleri yaratabilecek bu mevkiyi domine edebilecek bir oyuncu. Goudelock ise Eurocup MVP’si ve harika bir skorer. Eurolegaue sertliğine ayak uydurursa çok işler yapacaktır. Melih ve Can’ın sezon performanslarını görmek gerekiyor.



Kısa Forvet (SF) Rotasyon : Emir, Serhat Çetin, Metecan

Metecan’ın henüz istenen seviyeye ulaşmadığını düşünürsek bu pozisyonu Emir ve Serhat paylaşacak. En sorunlu bölgemiz gibi görünüyor. Fakat oyun organizasyonunu Kenan ve Bogdanovic ile paylaşacak olan Emir’in yükü azalınca performansının artacağını düşünüyorum. Yine de bu pozisyona savunmacı bir oyuncunun transferi de iyi bir karar olabilir. Olmazsa da Bogdanovic bu pozisyonda roasyona dahil olacaktır.



Uzun Forvet (PF) Rotasyon: Bjelica, Vesely

En sorunsuz ikinci bölgemiz. Yine yıllardır özlemini çektiğimiz Uçan kaçan blok yapan smaç yapan bir 4 numaraya nihayet kavuştuk. NBA’e 3 numara giden ve 4 numara dönen Vesely tam aradığımız 4 numara. Bjelica bildiğimiz gibi avrupanın en faydalı oyuncularından biri. Hata Bjelica ve Vesely’nin yan yana oynadığı yüksek tempolu 5’i görmek için sabırsızlanıyorum.



Pivot (C) Rotasyon: Zoric, Oğuz Semih Erden

Geçen sezon Bojan ve Kleiza çok kötü bir sezon geçirince dış şut tehditi olmayan bir takım haline gelmiştik. Takımlar savunmada içeri gömülüyordu, bu da Zoric’in oyununa çok yansıdı ve haksız yere eleştirildi. Bu sene sıçrama yaşayacak oyuncuların başında geliyor. Semih ise evine döndü. Çok kötü geçirdiği iki sezonun ardından evladımız olarak ondan beklentilerimiz var. Kafasını toplayabilirse çok faydalı olur. Kaldı ki Avrupa’da ondan başka ayakları çabuk bu kadar uzun ve skor tehiditi olan bir pivot daha yok. Koç, Oğuz’dan da faydalanacaktır uzun periyotta.




Bu takımın hücumda sıkıntısı olmayacaktır. Şimdilik takımın tek zaafiyeti savuma gibi duruyor. Vesely’den başka savunmacı diyebileceğimiz oyuncu yok kadroda. Burada iş Obradovic’e kalıyor. Takım savunması oturunca aşılamayacak sorun değil. Bu kadro Final Four’a gider mi? Potansiyeli var fakat zaman gösterecek. Takım kimyası oluşursa taraftarla da bütünleşince neden olmasın!

Taşra / https://twitter.com/muzaffer_k

1

Erkek Basketbol Takımı Sezon Değerlendirmesi

Posted on 10 Temmuz 2014 Perşembe

Sezon Başı

Sezona Avrupa’nın en iyi koçlarından Obradovic’i getirerek başladı takım.  Hem Obradovic'in geç gelmesi hem de dünya kupası yüzünden takım yapılanması da geç oldu. Yeni transferler sezona başlamadan önce takımla sadece iki antrenmana çıkabildiler. Daha sonrasında ilginç bir sezon geçirdi Fenerbahçemiz. Bu sezonunu üç dönem halinde inceleyebiliriz.

Yükselme Dönemi

Bütün bu olumsuzluklara rağmen takım sezona çok iyi başladı. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı kupasında Galatasaray, daha sonra ligde Beşiktaş, Efes ve Galatasaray galibiyetleri geldi. Eurolegue’e de aynı performansla başlangıç yapıldı. Sezonun henüz başında takım doğru düzgün birlikte antrenman yapmamışken bile bu performans gerçekten ilgi çekiciydi. Oyuncuların hem takım içindeki oynanmak istenen sistemle olan uyumu hem de bireysel performansları üst düzeyde idi. Her iki ligde de işler çok yolunda ilerliyordu ve her iki ligin de lideriydi takım. Yeni transferlerden Bjelica ve Zoric takıma çok iyi katkı veriyordu; Bo bambaşka bir görevle yeniden doğmuştu, adeta takımın savunma lideri haline geldi. Ve her zamanki gibi takım sıkıştığında skor opsiyonu idi. Sezonun bu bölümünün en flaş ismi ise Bogdanovic idi. Hücum repertuvarını genişletmiş, fiziğini kullanmaya başlamış ve iyi bir savunmacı olma yolunda ilerleyen bir Bojan izliyorduk ve Euroleague de sayı kırallığına doğru gidiyordu. Bütün bu tabloya genç oyuncular da katkı sağlıyordu. Kenan ve Metecan kimi zaman ilk 5'te çıkarak ciddi süreler alıp ciddi katkılar veriyorlardı. Bu harika dönem sezon ortasına geldiğinde Euroleague grubunu Barcelona ve CSKA'nın önünde lider bitirerek taçlanmıştı. Bu pembe tablonun dışında kalan, sezonun o bölümünde hiç katkı veremeyen sezonun flaş transferi Kleiza idi.
Çöküş Dönemi

Her şeyin çok güzel hatta daha da güzel olacağını düşünürken iki oyuncumuzun sezonu kapattığı haberi geldi. Pota altımızın savunma güvencesi Vidmar ve sezonun bu bölümüne kadar genç yaşına rağmen harika oynayan Kenan sezonu kapattı. Yerlerine transfer oldukça gecikti. Vidmar’ın yerine alınan Sekulic ve Kenan’ın yerine gelen Pierre Jackson neredeyse hiç katkı vermediler. Sebepler bunlar mıdır bilinmez fakat takımın oyun sistemi de değişti bu dönemde. Koç en sevdiği düzen olan ikili oyun düzeninden çıkıp oyuncuların birebirleri üzerinden bir sistem kurdu. Bu döneme denk gelen oyuncuların formlarında olan düşüş, sistemin çöküp bir daha toparlanamamasına sebep oldu. Takımın ana atıcısı Bogdanovic, bir türlü verim alınamayan Kleiza, istikrarsız sezon geçiren Emir bu dönemin en kötüleriydi; ayakta kalanlar ise Bo biraz Melih biraz da Bjelica ve Zoric idi. Hal böyle olunca Eurolegue ikinci turu çok kötü geçti takım adına ve erken bir veda yaşandı. Aynı zamanda ligde üst üste gelen yenilgiler de liderliğin kaybedilmesine sebep oldu.




Yeniden Yükselme Dönemi

Eurolegue defteri kapanmış, ligde üst üste yenilgiler alınmıştı. Sekulic sakatlanıp sezonu kapatmış ve Jackson da ülkesine geri dönmüştü. Artık bu sezonun kaybedildiği ve yeni sezon planlamalarının yapılması gerektiği konuşulurken Koç, sezon başındaki sistemine geri döndü. Emir’in oynatıcı rolü tekrardan verilince formu arttı. Bo, Bjelica, Zoric ve Melih, iyi formlarını devam ettirdiler ve sezon başından beri hiç katkı vermeyen Kleiza katkı vermeye başlayınca da takım toparlanmaya başladı ve üst üste maçlar kazandı. Play-offlar başladığında formu iyice yükselmişti takımın. Önce Uşak Sportif’i daha sonra da belalısı Karşıyaka’yı kayıpsız geçen takımımız finalde Galatasaray ile eşleşti (yaşanan çirkinliklere değinmek istemiyorum). Play-offların başından beri en formda takım olarak Lig'i şampiyon olarak tamamladı Fenerbahçe. Obradovic geleneği bozmadı ve takımı ilk sezonunda şampiyon yapmayı başardı.



Gelecek Sezon

Önümüzdeki sezon başarı beklentisi çok daha yüksek takımla ilgili. Bu doğrultuda Avrupa’nın en iyi koçunun yanına Avrupa’nın en iyi yöneticisi İtalyan Menajer Gerardino getirildi. Yapının değişikliği adına Vidmar, Bo, İlkan, Kleiza ve Barış ile yollar ayrıldı. Bojan ise Nets ile anlaşıp NBA yolunu tuttu.

Umarım geçen sezondan çok daha başarılı bir sezon olur.





Muzaffer Kasaba / twitter.com/muzaffer_k

0

Top 16 Süreci

Posted on 16 Şubat 2014 Pazar

Top 16 ya Genel Bakış…

Fenerbahçe bu gruplarda Olympiakos, Barcelona, Panatinaikos, Malaga, Efes ve Laboral ile eşleşti. Çok daha sert rakiplerin birbirlerinin zaaflarına vurduğu amiyane tabirle kan, ter ve gözyaşının akacağı maçlara gebeydi ki öyle de başladı.

Top 16 başlamadan 15 20 gün önce bir form düşüklüğü başladı takımda. Uzun süreçte bu tarz düşüşlerin olması normal. Kaybedilen Banvit ve Galatasaray maçlarındaki kötü oyun bu durumun göstergesi olabilir. Fakat Top 16 başladığında gösterilen performans hiç bununla açıklanamaz. 5 maçta 4 mağlubiyet gerçekten çok kötü bir derece. Gördüğümüz izlediğimiz takım kötü oynamıyor, potansiyeli görüyorsunuz ama bir vurdumduymaz duygu durumu hakim takımda. Bunun sebeplerini anlamak zor, Emir ve Bojan’a çok yük biniyor. Onlardaki düşüşü bu şekilde açıklayabiliriz fakat Vidmar, Zoric ve Bjelica ve bu sezon hiç katkı vermeyen Kleiza’nın  bu tavırları gerçekten anlaşılmazdı bu süreçte. Takımın bu sezonunu tehlikeye soktular. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de Vidamar ve Kenan’ın uzun süreli sakatlıkları da eklendi bu kara tabloya. En sıkıntılı olduğumuz oyun kurucu ve pivot pozisyonlarında olması bu sakatlıkların ayrı bir şanssızlık.

Vidmar’ın yerine transfer edilen Blagota Sekulic çok iyi bir pota altı hücumcusu. Potaya yakın sırtı dönük oynama özelliği çok iyi ve ayakları çok çabuk. Ama Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan pivot muydu büyük bir soru işareti. Savunmada çok zaaf veren takımının ihtiyacı iyi reboundçu ve iyi savunmacı bir pivottu. Koç başka bir şey mi düşünüyor onu da zaman gösterecek. Kenan’ın yerine transfer henüz yapılmadı fakat adı geçen isimlere baktığımızda Dixon, Jeter dış şutu olan kendi şutlarını yaratabilen deliciliği de biraz olan skorer oyun kurucular. İkili oyuna yatkın değiller. Hem Sekulic transferinden hem de bakılan oyun kurucu tipinden Obradovic’in yüksek tempo ile hücüm yapıp savunma zaaflarını o şekilde kapatmaya çalışacak gibi bir izlenim oluştu.

Son iki haftaya gelecek olursak takım biraz toparlandı izlenimi var. Bogdanovic ve Emir ritim bulmuş gibiler. Kleiza’da biraz kıpırdanma var. Ama takım hala istenilen seviyede değil bakalım yeni transferle de birlikte o seviye çıkabilecek mi ki çıkması gerekir yoksa bu sezona da bir bardak soğuk su içmemiz gerekecek.

Top 16 daki bu kötü tabloya rağmen grubun zorluğundan dolayı şu an grup 3.sü ile aramızda 1 galibiyet fark var. Önümüzdeki hafta alınacak bir Efes galibiyeti ve sonrasında içeride bir Olympiakos galibiyeti takımı tekrardan potaya sokacaktır.




                                                                                                                             twitter.com/muzaffer_k  

0

Budivelnik Kiev - Fenerbahçe

Posted on 17 Ekim 2013 Perşembe

     Erkek Basketbol takımımız bu sezon çıktığı ilk eurolegue maçında Budivelnik Kiev takımını deplasmanda 102-84 yenerek sezona galibiyetle başladı.
Skora ilk bakıldığında 102 sayı takımın eurolegaue tarihindeki rekoru, çok tatmin edici gibi görülebilir, fakat gerçek öyle değil. Tarihinde ilk defa eurolegaue maçı oynayan Kiev takımının attığı 84 sayı bize bazı ip uçları vermekte aslında.

     Sezona girilen kadroya baktığımızda Zoric dışında durağan set oyunu seven oyuncu yok takımda. Bu durum alışılagelmiş Obradovic takımlarından biraz farklı gözükse de koçun inanılmaz basketbol bilgisiyle koşan ve yüksek tempo yapan bir takımın bizi beklediğini söylemek zor değil. İnanılmaz patlayıcı skor gücü ve temposuyla hücumda bu filmin fragmanını izledik maçta ve 102 sayıya ulaştı takımımız. Zaten Bogdanovic bu sezon itibariyle Avrupa’nın en iyi skoreri olduğunu göstercektir. Maçta da 8/14 saha içi isabetiyle 21 sayıya ulaşarak maçın en skorer ismi oldu. 12 sayı atan Kleiza ve 11 sayıyla oynayan Bo’nun da skor potansiyellerini düşündüğümüzde skor konusunda hiçbir sorun yaşanmayacaktır sezon boyunca.

     Her şey bu kadar toz pembe mi? Tabi ki değil. Takımın sistemi özellikle savunmada henüz belli değil. Obradovic’in en iyi bildiği ikili oyun savunması çok zayıf ve çok dağınık. Son 3 yıldır süregelen hastalık devam ediyor. Ömer Aşık takımdan ayrıldığından beri ikili oyun savunamıyoruz. Bu dağınıklıktan yararlanan eski dost Lavrinovic 8/11 saha içi isabetiyle 21 sayı atarak cezalandırdı dağınık savunmayı. Ayrıca takımın önemli parçaları olması beklenen Bjelica ve Kleiza henüz takıma uyum sağlamaktan uzaklar. Teodosic transferinin gerçekleşmemesinden sonra kumar oynayan Obradovic 18 lik Kenan’la yola devam etme kararı aldı. En azından bu maç için henüz bu arenanın Kenan için birkaç beden büyük olduğunu söylemek gerekiyor. Melih için aynısını söyleyemeyeceğim. Bu hızla giderse çok iyi bir skorer olacaktır. Takımın ihtiyacı olan 2 numaradan skor katkısını verektir. Savunma bir an önce toparlanmazsa Cska ve Barcelona maçları büyük hezimetler yaratabilir.

     Savunmanın oturup Kleiza ve Bjelica’nın kendine gelmesinden sonra çok tehlikeli bir takım olacağımızı söylemek gerekiyor. Diğer konular için de Koçumuza güvenmekten başka yapabileceğimiz başka bir şey yok.



Muzaffer Kasaba / twitter.com/muzaffer_k



0

Željko Obradović

Posted on 10 Ekim 2013 Perşembe

Želimir Željko Obradović (d.9 Mart 1960 Cacak) Sırp Basketbol Koçu ve eski profesyonel basketbol oyuncusu. 4 farklı kulüpde 8 Euroleague şampiyonluğu olan koç gelmiş geçmiş Avrupa'nın en iyi koçu olarak kabul edilir. Kulüp düzeyinde başarıların yanı sıra milli başarılarıda vardır. 1997 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı ve 1998 FIBA Dünya Şampiyonası'nı kazanmıştır.
Diyerek soğuk bir giriş yapılabilir fakat Obradovic'i anlatmak için bunlar yeterli değil.

Oyunculuk Kariyeri

Profosyonel oyunculuk kariyerine 1980 yılında Borac Cacak takımında başladı. 4 yıl bu takımın formasını giydikten sonra bir gün efsane olacağı Partizan takımının yolunu tutmuştu. Obradovic adeta takımın saha içi generali olmaya başlıyordu. Oyun görüşü liderlik yeteneği ve güvenilirliği onu çok iyi bir oyun kurucu yapmaya başlamıştı. Obradovic olgunlaştıkça takım da büyüyordu. Partizan O'nun gelişinin 3. yılında Yugoslavya Ligi'ni şampiyon bitirdi. Bir sezon sonra Eurolegaue 4 lü finaline kaldı.Sonraki sezon da Yugoslavya Kupası ve Korac Kupası'nı birlikte aldı.



Aynı zamanda Yugoslavya'nın efsane kadrosunun oyun kurucusuydu Obradovic. Efsane dediğim Dražen Petrović, Vlade Divac, Toni Kukoč lu kadronun gerçekten efsane yani. O kadroyla Yine bir efsane koç Dusan İvkovic yönetiminde 1988 olimpiyatlarında Amerika'nın rüya takımının arkasında 2. oldular ve 1990 Avrupa basketbol şampiyonasında altın madalya aldılar.

Koçluk Kariyeri

Obradovic'in başına gelen şanssız bir olay hayatını tamamen değiştirecekti. Obradovic arabası ile kaza geçirir ve bir yayanın ölümüne sebebiyet vermekten 2 yıl hapis yatmak zorunda kalır. Çıktığında ise basketboldan soğumuştur. Bir süre daha oynar ve 31 yaşında daha genç yaşta basketbolu bırakır.

1992 yılına gelindiğinde ekonomik olarak sıkıntıda olan Partizan koç bulmakta sıkıntı yaşar ve arkadaşları liderliğine çok güvendikleri Obradovic den koç olmasını rica ederler. Aslında bir efsanenin doğuşuna ön ayak olmuşlardır.

Kimsenin beklemediği olur ve ekonomik sıkıntıdaki bu takım Obradovic yönetiminde Eurolegaue şampiyonu olur. 2 yıl sonra gittiği Badalona Takımını da ilk gittiği yılda  Eurolegaue şampiyonu yapar. 1 sene sonra yeni durak Real Madrid'dir. Ve senaryo değişmez Obrodovic ilk senesinde takımı yine Eurolegaue şampiyonu yapmıştır. Henüz Koçluğunun 4. yılındaki 35 yaşındaki bu adam  efsane olarak tarihe geçmiştir bile. 1999 yılında tam 13 yıl çalışacağı Panatinaikos'a adımını atmıştır. Bir Obradovic klasiği olarak biri ilk yılında olmak üzere tam 5  Eurolegaue şampiyonluğu kazandırmıştır takıma.

Oyun karakteri  genel olarak birlikte oynamaya ve sıkı Yugoslav savunmasına ve hücumda ikili oyunlara dayandığı söylenir. Ama O'nun için söylenebilecek en doğru cümle "elindeki malzemeyi en iyi kullanan koç" olacaktır. Çünkü Pana' da iken şampiyonluklarından birinde takım çok temposuz oynarken bir başka şampiyonlukta yüksek tempoyla 100 sayılarla oynamıştır.


Koçluğunun tavan yaptığı sene 2008-2009 yılı olmuştur. O sene Yunanistan'daki ekenomik kriz yüzünden Pana Küçülmeye gitmişti ve kimsenin beklentisi yoktu fakat orada koç Obradovic'ti. Özellikle final serisinde Avrupa'nın o zaman ki en gözde takımı CSKA'yı sahadan silmişti Obradovic'in takımı.



Fenerbahçe dönemi için en çok heyecanlandığım konu Kenan Sipahi. Umarım uzun yıllar çalışır fakat emin olduğum bir konu var gittiğinde Avrupa'nın en iyi oyun kurucusunu ve harika bir sistem bırakacak arkasında.